Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, T24 canlı yayınında Gazeteci Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı.
Tehditler
Soru ve karşılıklarda öne çıkan sözler şöyle:
Sabuncu: Uzun vakittir bahtına gerek partinize karşı iktidardan, iktidar ortağından ve organize cürüm ortağı önderinden tehditler geliyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? Bununla ilgili nasıl adım atacaksınız:
Kılıçdaroğlu: Hayatın tüm yüzlerine bakınca çok problemli bir süreci yaşadığımızı biliyoruz. Bu meselelerden nasıl kurtulabiliriz bunun tahlilini söyledik. Bunları yapmadılar. Bizim de tenkit hakkımız var. Tenkide tahammül edemeyen iktidarla karşı karşıyayız. Hayatın gerçeği var, mutfakta yangın varsa nasıl bunu görmezden geliriz? Vazifemizi yapmamış oluruz. Tenkide tahammül edemedikleri için, tenkit yapıyoruz, tenkit yaptığımızda tehditler geliyor, dokunulmazlığınızı kaldıracağız, Kılıçdaroğlu’nun söylediği palavra diye. Bana desinler ki ‘Şu söylediği yalan’. Tank palet fabrikasını Katar ordusuna parasız verdiniz dedim. Desinler ki, ‘ihale yaptık, şu bedelle verdik.’ O vakit neresi yanlış.
Bir siyasi iktidar bu duruma düşmüşse, tenkide tahammülü kalmamışsa o ülkeyi yönetemez. İdare takım işidir, ortada takım yok, bir kişi yönetiyor.
Sabuncu: Çakıcı konuştu sonra iktidara yakın bir gazetedeki köşe müellifi sizin öldürüleceğiniz üzere senaryolar ya da konuşulan noktalar o denli yerlere gitmeye başladı ki sizin hayatınız üzerinden de diğer türlü bir şey kurgulanıyor.
Kılıçdaroğlu: Ne söyleyebilirim. Sonuçta gittiğim yerler kaldığım konut aşikâr. Benim telefonlarımın eşimin çocuklarımın telefonlarının dinlendiğini, takip edildiğimi biliyorum. Muhafazalar var. Önemli bir tehdit de var. Benden rahatsız olan önemli bir kesim var. Şunu kabul etmiyorum; ülkeyi yöneten ya da dayanak veren siyasi parti çıkarı tahdidi yeraltı dünyasından sağlayarak susturabilirim arayışına giriyorsa orada demokrasi bitmiştir. Bu bizi korkutmaz. Bir tane Kemal Kılıçdaroğlu yok ki, CHP’de on binlerce var. Birebir halde genel başkanlık yapacak, uğraş edecek on binlerce kişi var. Onlar çok kısır ve dar düşünüyorlar, ufukları çok dar. Bir kişiyi ortadan kaldırınca problemler çözülür sanıyorlar çözülmez.
Sabuncu: Siz aile babasısınız. Eşiniz evlatlarınız var. Nasıl karşılıyorlar?
Kılıçdaroğlu: Onlar da tasa duyuyor dikkat etmemi istiyorlar. Yapabilecekleri fazla bir şey yok. Ne yapabilirler ellerine silah alıp beni koruyacak halleri yok. Biz her şeye rağmen bildiğimiz yoldan kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Temel amacımız bu olmalı. Bir yerde ülkenin çıkarı varsa, şahısların hayatları çok kıymetli değildir.
Muhtarlar toplantısında söyledim ‘CHP iktidar olduğunda rahatlıkla eleştirebilirsiniz.’
Türkiye’nin geldiği tabloyu tüm dünya görüyor. Demokrasiyi savunan tüm dünya Türkiye’deki gelişmeleri tasayla izliyor. Demokrasi insan hakkıdır. Adil yargılanma insan hakkıdır. Bu hakları insanların elinden alıyorsunuz, demokrasi var diye geziyorsunuz.
Avrupa Kurulu kararı
Sabuncu: Yeni periyotta Türkiye’nin yeni kaygıları oluşmaya başladı. Avrupa Kurulu Türkiye’yi uyardı dün akşam Kavala ile ilgili. Kavala ve Demirtaş simge isimler. Bir yandan da iktisat ve hukuk ıslahatı yapacağını söyleyen Erdoğan bu iki isim hariç diye öbür bir şey olabilir mi diye arayışta.
Kılıçdaroğlu: Saygın bir devlet bir memleketler arası kuruluşun verdiği kararlara uymayı taahhüt etmiş. Pekala karar alıyor uygulama alıyorsunuz hukuka karşıt. AİHM siz şöyle uygulayın diyor, siz o karara uymuyorsunuz. Sizin saygınlığınız kalır mı, yargıya inanç duyulur mu. AYM kararını en alttaki mahkeme uygulamadı. Bu şu demektir: Gücümü saraydan alıyorum, AYM’den hukuktan almıyorum, gücümü talimat veriliyor kararı şöyle vereceksin o denli veriyorum. Ne oluyor? Yargıtay üyesi oluyor. Birisi AYM ütesi olacak. En büyük intihalcilerden birisidir. (Sabuncu: İrfan Fidan) Evet. Siz bunu Yargıtay üyesi yaptınız. İntihal hata mu kabahat. Bunu Avrupa görüyor. AİHM kararına uymuyorsanız yaptırımı vardır. Şahısları içeri atıyorsunuz. Kişi yargılanabilir. Lakin adil yargılarsınız. Yargılanıyor beraat ediyor. Tahliye kararı çıkıyor. O gece oturuluyor birebir evraktan yeni hata uygulanıyor tekrar içeri alınıyor. Bunun bırakılmaması ile ilgili olarak siyasi otorite ve bekçisi yemin etmiş durumda.
Üç buçuk yıldır insan içerde tutuluyor, iddianame hazırlanıyorsa kanun ihlal edilmiyor mu, ediliyor. Biz ne diyoruz adalet istiyoruz herkes için olması lazım. Alınan kararlar Türkiye’yi rencide eden kararlardır. Türkiye’nin saygınlığına gölge düşüren kararlar. Kararları eleştirebilirsiniz ancak asıl eleştirmeniz gereken bu kararlara yol açanlar Türkiye’yi güzel yönetiyor mu?
Kılıçdaroğlu: Yargıtay’da misyon yapan, AKP oy veren yargıçların büyük kısmı rahatsız.
Tazminat davası
Sabuncu: Tazminat davası açtı Cumhurbaşkanı hakkınızda. Kimini konut satarak ödediniz, son tazminat davasını nasıl karşılıyorsunuz?
Kılıçdaroğlu: Erdoğan’ın açtığı tazminat davalarının benim aleyhime sonuçlanması için seyyar yargıçlar var. O davaların yargıçları değişiyor, hakkımda daha evvel aleyhimde karar veren yargıçlar atanıyor. Bu davaları ben kazanırım. En son AİHM’de aleyhime verilen davayı kazandım. Hazine 13 bin euro bana ödeyecek. Beni üzen nokta şu, niçin 13 bin euro Hazine bana ödemek zorunda kalıyor. Benim söylediğimin neresi yanlış, tank paleti ücretsiz verdi. Orduya kumpas kurdu mu kurdu. Kozmik odayı kim açtı, sen talimat verdin. O vakit hangi tazminatı açıyorsun. Kanun çıkardılar Yargıtay’a FETÖ’cüleri atadılar, Yargıtay’a 160 militan atadınız dedim mi dedim, sen atadın, neresi palavra, palavra değil. Dava açmasının nedeni şu, gerçek olduğunu o da biliyor, sanki mahkum ettirirsem vatandaş Kılıçdaroğlu doğruları söylemedi diyecek. Bu türlü bir dünya bitti. Söylediğim her şey gerçek.
MİT
Sabuncu: Küme toplantısında ‘MİT FETÖ ile ilgili raporları getirdi ciddiye alınmadılar’ dediniz. Hakan Fidan’ın ve başında olduğu MİT’in FETÖ konusunda gerekli tedbirler aldığını düşündünüz mü?
Kılıçdaroğlu: Evet, kurumdan bahsediyorum. MİT gözbebeğimiz üzere müdafaamız gereken kuruluş. Yanlışlar olabilir lakin bunların sürdürülebilir olmaması kıymetli. MİT’in her MGK toplantılarına FETÖ ile ilgili rapor verdiğini, 79’lu yıllardan beri… Erdoğan da biliyordu lakin temel emeli şuydu, orduya kumpas kurmak istiyordu. Kendisine biat eden ordu oluşturmak istiyordu. Buy kumpası kurdu. MİT her şeyde raporunu verdi, başbakan da bakanlar da Genel Kurmay Lideri da biliyordu. Lakin bunun siyasi riskini Erdoğan aldı üstüne. Bunu devrin başbakanlık müsteşarı yazdığı kitapta söylüyor.
İktidarın pek haberi vardı. Albayları tasfiye etmek için özel kanun getirdi. Orduya kumpas kurdular. Erdoğan’ın hala Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığı yaptığına inanan birisiyim. Erdoğan sıradan biri değil.
Tank palet fabrikası
Sabuncu: Milletvekili Başarır bir cümle kullandı, sonra tashih etti. Yayın kapatma cezası geldi Habertürk’e de. Milletvekilinizin cümlesinin tashih hali ve kapatma cezasındaki yprumunuz nedir?
Kılıçdaroğlu: O konuşmada rahatsız edici cümle düzeltildi. Oturumu yöneten moderatör de düzeltmesini istedi düzeltti. Olay bitti. Kastettiği tank palet fabrikasının ücretsiz verilmesiydi. Tartışılması gereken mevzu tartışılmadı. Sorabilirlerdi; Tank palet fabrikasını Katar’a niçin veriyoruz. Ethem Sancak’ın tank palet fabrikası ile ne ilgisi var. Tank palet fabrikasının Katar ordusuna peşkeş çekilmesini vatana ihanet görürüm. Çıkıp desinler ki ‘şu ülkede de tank fabrikası şu ortaya verilmiştir’ desinler. Dünyada örneği yok.Niye biz bu fabrikayı veriyoruz. Buna asıl karşı çıkması gereken o devrin genel kurmay lideridir. Kimse endişeden konuşamıyor. Biz konuşuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları ismine konuşuyoruz.
Bu ülkede ensesine vurup tank palet fabrikasını ellerinden alıp Katar ordusuna peşpeş çekiyorlar ve buna kimse ses çıkarmıyorsa ses çıkarmayanların tamamı ülkelerini sevmeyen insanlardır. İtiraz edeceksin.
Bu bölge bizim bulunduğumuz coğrafya silahlı kuvvetlerimizin çok güçlü olması gereken bir bölge donanım olarak da moral olarak da. Ordumuzun güçlü olması lazım. Bu orduya kumpas kurup darmadağın ettiler mi ettiler, eden adam sarayda oturuyor. Ellerindeki tank palet fabrikası alındı. Onu Katar’a veren sarayda oturuyor. Sen yaptın orduya ihaneti. Genel kurmay liderini aldılar mahpusa attılar. (İlker Başbuğ) Ben kendisini 30 Ağustos’ta ziyaret ettim. Kaygılarından bile gidemiyorlardı. Bu iş sıradan bir iş değildir. Türkiye’nin güçlenmemesi için her şeyi yapıyorlar. Katar tank üretse, motor üretse deriz ki gelsin yapsın. Katar’da tank’ın T’si yok. Siz bunu nasıl kalkar verirseniz.
Sabuncu: Sizin özel olarak rastgele ülke ile sorununu yok değil mi?
Kılıçdaroğlu: Evet. OIay Katar olayı değil ancak Katar sevdası var. Baştan sorduk ihaleyi ne vakit yaptın. İhale yok, ilanı da yok. Karar Resmi Gazete’de yayınlandı, bunun üzerine sorduk. İkinci kararnameyi Resmi Gazete’de yayınlamadılar biz açıkladık.
Sabuncu: Başarır’ın tashihini ettiği cümleden sonra Genel Kurmay Lideri Güler de cümle söyledi. Hem Güler’e ve iş insanlarının ziyaretlerini nasıl karşıladınız?
Kılıçdaroğlu: Milletvekili arkadaşlarımıza haftalık kıymetlendirme göndeririz. Orada bir kuralımız vardır DİB ve Genel Kurmay Başkanlığı ile ilgili politik telaffuzda bulunmayın diye. Bu kurumların siyasetin dışında kalmasına kıymet gösteririz. Bu Mustafa Kemal’in geleneğidir. Bu süreçte Hulusi Akar konuştu, konuşabilir, Genel Kurmay Liderinin ise bu mevzuda konuşması hakikat değildir. Birilerinin baskısıyla onu söylediyse çok daha büyük ayıptır. Kaldı ki tashih edilmiş. TOBB lideri talimat verilmiştir oraya gitmiştir, kendi iradesi yoktur ki. Sırtını saraya dayayıp istikbal bekleyen kimse olmamalı. Sırtını saraya dayayanları, kendi kurumlarına ihanet edenleri tarih affetmeyecektir. Herkes kendi topluluğunun çıkarlarını savunmalı, o çıkarların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarları vardır. Siz kendi çıkarınızı Türkiye’nin çıkarını korumuyor Sarayın çıkarını koruyorsunuz. Bu olmaz.
Amerika’da küçük bir liman Katar ve Suudlar almıştı kıyamet koptu, vazgeçtiler. Biz onlar kadar milliyetçi değiliz. Yerli lakin gayrimilli ittifakla karşı karşıyayız.
Seçim
Sabuncu: Seçimler erken olabilir demeciniz ve davetiniz var. İttifak genişler mi? Farklı ayrı çalışmalar yapılıyor, bir bütün olarak demokratik ittifak olarak yan yana gelme noktası seçimleri beklemeden, bu mevzuda gelişme var mı?
Kılıçdaroğlu: Millet İttifakı seçimler devrinde oluşturuldu. Ana söylemi de demokrasi insan hakları basın özgürlüğü bağımsız yargıydı. Bir protokolümüz vardı.
Öncelikle saray ‘acaba ben kendi iktidarımı sürdürmek için nasıl yasal düzenleme yapabilirim’ arayışı içinde. Bu arayışı hayata geçirmek için MHP’yi ikna etmek zorunda. Bu arayış devam ediyor.
O arayışa nazaran yeni tablo çıkarsa siyaset de yeni tabloya nazaran kendini konumlandırır. Konum bu türlü devam ederse demokrasi isteyenler bir ortaya gelecektir. Önümüzdeki seçimleri parti seçimi olarak görmüyorum . Önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlarla otoriteden yana olanların seçimi. Demokrasi isteyenlerin ortak söylemi güçlendirilmiş parlamenter rejim. Neden güçlendirilmiş? Parlamenter rejim deyince eskiye dönmek değil, bir daha bu ülkeden iktidar krizi öteki krizler çıkmasın diye yeni bir anayasa ile parlamentosu güçlendirilmiş bir rejim. Davutoğlu ve takımı hoş bir çalışma yapmışlar. Emsal çalışmayı biz de yapıyoruz. DÜZGÜN Parti Saadet Partisi tarafından dillendirdi, Babacan da güçlendirilmiş parlamenter rejimi savunuyor.
Önümüzdeki süreç için bugünden bir ortaya gelmek çok erken. Telaffuzda bir ortaklaşma var güçlendirilmiş parlamenter üzerine. Önümüzdeki süreci Türkiye’nin aydınlığa çıkabileceği demokrasiden yana siyasi partilerin bir ortaya gelip demokrasiyi getirmek için uğraş harcayacaklarına inanıyorum. Tahminen de Türkiye’de birinci kere vesayetin büsbütün dışında oturup siyasi partiler Türkiye Cumhuriyeti Devleti için sağlıklı dengeli anayasa yapacaklar. Buna inanıyorum.
Anayasa taslağı
Sabuncu: CHP’nin anayasa taslağı hazırladığı içinde başka partilerin de olduğu çok konuşuluyor. Taslak var mıydı, varsa ne idi?
Kılıçdaroğlu: Birinci dört unsurun değiştirilmesi gerektiğini söyleyen AK Parti milletvekili. Bu cümleyi ne vakit nerede kullandığı değerli. TBMM kürsüsünde Anayasa değişikliğinin yapıldığı tartışmalarda söyledi. Birinci dört hususun değiştirilmesi çıkarılması fikri hiç olmadı. Değiştirilmesini öneren bireylerin AK Partili olduğunu çok yeterli biliyorum.
Millet İttifakı olduktan sonra Anayasa çalışması hiç olmadı. Dört parti vakit zaman bir ortaya geliyorduk. Anayasa değişikliği ile ilgili TÜSES’in çalışması oldu. Bizden de Kaboğlu katıldı. TÜSES saygın bir sivil toplum örgütü. Bir bardak suda fırtına bile yok zira palavra rüzgarı üzerine telaffuzlar. Olmayan bir şey tartışılıyor. Şaşkınlıkla izliyorum.
Sabuncu: Kürt Partisi kurulabilir dediniz. Bu bahiste ayrıntı var mı?
Kılıçdaroğlu: Gelen bilgi şöyle: İktidar HDP’yi kendi yanına çekemeyince ikinci parti kurup HDP’yi parçalayabiliriz arayışında. İmralı ile görüşme yapabilir miyiz üzere bilgiler geldi. Sonuç olmak mümkün mü bilmiyoruz. Selahattin beyin içeride tutulma münasebetlerinden birinin de bu olduğu tabir ediliyor. Selahattin beyefendi cumhurbaşkanı adayı olabiliyorsunuz ancak dışarı çıkarmıyorsunuz siz de buna demokrasi diyorsunuz. Aklın alamayacağı bir şey. Cumhurbaşkanı adayı olabiliyorsunuz kararı veren de yargıçlar. Lakin içeride kalacaksın.
Kılıçdaroğlu: Bu iktidar ve küçük ortağı kadar gayrimilli siyasi parti Türkiye’de oluşmadı. Bize gelince her türlü suçlama yapılır onlar her şeyi yapabilir onlara bir şey diyemezler.
Sabuncu: Sarayın finanse ettiği bireylerden, partilerden bahsetmiştiniz.
Kılıçdaroğlu: Yeni partiler kurulurken Millet İttifakı’nın parçalanmasını sağlamak saray ittifakının temel gayelerinden birisi. Uğraşıp didindiler olmadı. İkinci olarak da ‘çok parti kurdurarak buradan seçmenleri kaydırabilir miyiz?’ bu tuzağa demokrasiyi savunan kimsenin düşmemesi lazım. Gidip parti kuracaksın münasebetiyle buna herkesin dikkat etmesi lazım.
Aşı
Sabuncu: Türkiye’de inanç sorunu var aşı konusunda da soru işareti var. Çin aşısı olur musunuz?
Kılıçdaroğlu: Hekimlere danışacağız. Olmanız gerekir derlerse oluruz. Önyargım yok. Hatta muvaffakiyet yüzde 60-70-80 olsa bile aşıyı kesinlikle yaptırmalıyız.
Şu gerçek; COVID sürecini asla yönetemediler. Orada bile önyargılı davrandılar. Bizim belediye liderlerinin elini kolunu bağlamak istediler, yardım için kampanya paralarına el koydular. Aşevi için gelen paralara bile el koydular. Biz şunu dedik belediye liderlerimize; asla şikayet etmeyeceksiniz, önünüze konan her pürüzü hukuk içinde aşacaksınız. Hepsi açıldı.
Adana’da sedye üzerinde bile yer yok diyorlar. Zeydan Karalar sahra hastanesi yapmak istedi kapısına mühür vurdular. CHP’li belediye olduğu için.
Bütün esnaflar, hizmet bölümü felaket. Bir lira esnafa verilmedi borç verildi yalnızca. Öbür ülkelere gidin, bizi kıskanan ülkelere bakın bakalım. Spor müsabakalarını yayınlamak için Katar firmasına 500 milyon dolarlık ihaleyle kazanmıştı. Ödemeyeceğim dedi. 90 milyon dolara indirdiler. Esnafa dağıtsaydı ne olurdu 90 milyon doları.
Sosyal devlet
Sabuncu: 65 yaş üzeri bir vatandaş orta sıra doktora gitmesi gerektiğini, ulaşım yasağını anlattı. Bu toplumsal adalet ve iktisattaki gelişmeler çok değerli.
Kılıçdaroğlu: Toplumsal devlet düşük gelirlinin yanında olan gelir dağılımını dengeleyen devlettir. Anayasamızın birinci 4 hususundan biri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toplumsal devlet olduğudur. Şu anda Türkiye toplumsal devlet olmaktan çıktı. Pandeminin getirdiği en büyük tehlike gelir dağılımındaki dengesizliğin büyümesidir. Bankalardaki mevduatın yüzde 56’sı dolar. Niye? Yerli ve ulusal hükümetimiz süreci buraya getirdiği için.
Hiç kimsenin ümitsizliğe kapılma hakkı yok. Bu hoş ülkeyi yine inşa edeceğiz. Çok hoş ülkemiz var. Kâfi ki yeterli niyetle, müsamahayla, tenkitlere tahammül ederek neyi nasıl yapacağımızı bilerek kamuoyunun dayanağını alarak bu meseleleri aşabiliriz. Demokrasiden kim yanaysa onlarla birlikte yapacağız. Bu demokrasiyi kurduğumuzda Türkiye bölgesinin de en güçlü ülkesi olacaktır. Kararlıyız. Bunun için maniler çıkarılabilir tehditler olabilir. Bunlar bizi yıldıramaz. Biz inandığımız yolda ülkenin çıkarları bağlamında yolumuza devam edeceğiz.
Sabuncu: Anketleri nasıl yorumluyorsunuz?
Kılıçdaroğlu: Bugün için çok fazla bir şey vermez anketler bize. Vatandaş can sıkıntısında şu anda. Seçimlere yakın süreçte asıl net konumun ortaya çıkacağına inanıyorum. CHP’nin oyu yüzde 15’e düştü diye anketler de olacak önümüzdeki günlerde. Bunları söyletecekler. Üye sayımız hiç düşmedi, tam bilakis gençlerden çok talep var. Bizim oyumuzun düştüğü üye sayımızın düştüğü haberleri olacak. Bu haberlerin nasıl servis edildiğini biliyoruz.
Bize oy vermeyen uzaklıklı olan kısımlarla teğe bir uzun uzun konuşmak lazım. Kayseri’de muhtarlarla toplantı yaptım. Toplantıya gelmesinler diye devletin içinde olan bir sürü kişi muhtarlara baskılar, tam bilakis baskı olunca muhtarlar geldiler. Demek ki onlar da demokrasi istiyor.
