Bahadır, yaptığı açıklamada, son vakitlerde global ısınmaya bağlı olarak artan sıcaklıkların rekor düzeylere ulaştığını belirtti.
İnsanların serinlemek için deniz, göl, baraj, akarsu üzere alanlara yöneldiğine işaret eden Bahadır, “Son 10 yıl içinde Karadeniz’de boğulma olaylarına baktığımızda 304 olduğunu görüyoruz ve son iki buçuk ay içindeyse bu sayı 102 kişi. Maalesef dün aldığımız bir haberle bu sayı 103 olmuş durumda.” diye konuştu.
Karadeniz’de boğulma hadiselerinin çoklukla rip akıntısından kaynaklandığının altını çizen Bahadır, bu akıntının oluşmasında en kıymetli etkenin coğrafik özelliklerin yanı sıra rüzgar olduğunu anlattı.
Bahadır, gece karadan denize, gündüz de denizden karaya hakikat esen rüzgarlara bağlı olarak dalgaların hareket tarafının değiştiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Özellikle Karadeniz’de yaz devresinde bile kuzey kesimli rüzgarlar devamlı eser, bu da tonlarca tartısındaki suyu kıyıya vurur. O su tıpkı süratte tesire reaksiyon olarak geriye yanlışsız çekilir. Halk ortasında buna ‘çeken akıntı’ denir. Bu da geriye gerçek çekilirken kıyıda yüzen vatandaşımız o anda bunu fark etmez. Bu süratle gelen akıntıyla birlikte bir anda kıyıdan açığa yanlışsız, denizin açığına gerçek sürüklenir. İşte biz bu akıntıya rip akıntısı diyoruz.”
Mücadele etmeden kıyıya paralel yüzmek gerekiyor
Akıntıya kapılanların bununla çaba etmeden kıyı şeridine paralel yüzmeleri gerektiğini vurgulayan Bahadır, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu akıntılara profesyonel yüzücü dahi olsak karşı koyamayız. Zira o kadar güçlü bir su sizi açığa hakikat sürüklüyor. Pekala ne yapabiliriz? Öncelikle panik yapmamamız lazım. Panik yapmadan sakin kalarak kesinlikle yanlara yüzmek zorundayız. Sağa, sola gerçek yüzmek zorundayız. Hiçbir şey yapamıyor muyuz, en inançlı yol nefesimizi biraz tutup kendimizi sırt üstünde akıntıya bırakmak. 15-20 metre sonra zati bırakacak. Sonra ne yapacağız, yardım talep edeceğiz, can kurtaranlardan ya da kendi gücümüz elverdiğinde kıyıya gerçek yüzmeye çalışacağız. Akıntıyla uğraşa kalkışırsak bu sefer güç de biter. Boğulma olaylarının en büyük sebeplerinden birisi.”
Samsun’daki boğulma hadiselerinde Tokat, Amasya, Çorum ve Sivas üzere iç bölgelerden günübirlik gelip yüzmek isteyenlerin sayısının fazla olduğunu lisana getiren Bahadır, olayların yüzde 70’inin de 30 yaş altı olduğunu aktardı.
Yasak olan yerlerde denize girilmemeli
Bahadır, Valilik kararı ile Samsun’da 10 kıyı sınırında denize girmenin yasaklandığını tabir ederek, yasak olan yerlerde ve cankurtaran bulunmayan kıyılarda denize girilmemesi ihtarında bulundu.
Uyarılara uyulmadığı ve rip akıntısıyla ilgili bilinçlenme artmadığı sürece boğulma hadiselerinin yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Bahadır, şunları kaydetti:
“Lütfen anne babalar, çocuklarınızı, yaşları 17,18, 20 dahi olsa da kendi başına yahut arkadaş ortamında giderken kesinlikle denetimli yüzmeye gönderin. Gerekirse müsaade vermemelerini istiyoruz. Zira her giden can bizden bir kesim. İkincisi de denizde dalganın yüksekliği 50 santimi geçiyorsa lütfen denize girmeyin. Kenarda ayaklarınızı gerekirse suya sokun. Üzerinize kovalarla su dökün lakin lütfen denize açılmayın. Bu çok büyük bir risk. ’50 santim dalgadan bir şey olmaz’ demeyelim lütfen. Zira can havliyle ne olacağını hiç bilemiyoruz. Bu bahislere uyarsak inşallah can kayıplarımız en aza inecektir diye umut ediyorum.”
